Depresif Bozukluklar

Konya Psikiyatri, Konya Psikiyatri Doktorları, Psikiyatri Konya, Konya En İyi Psikiyatri Doktoru, Konya Özel Psikiyatri, Konya Özel Psikiyatri Doktorları, Konyada Psikiyatri Doktorları, Konya Meram Psikiyatri Doktorları, Konya Psikiyatri Kliniği, Konyada En İyi Psikiyatri, Konya Psikiyatri Doktorları Tavsiye, Konya da Psikiyatri Doktorları, Konyada En İyi Psikiyatri, Psikiyatri Doktoru Konya, Konyada Psikiyatri, Konya Psikiyatri Özel, Konya Da En İyi Psikiyatrist, Konyanın En İyi Psikiyatristi, Konya En İyi Psikiyatri, Konyanın En İyi Psikiyatri Doktorları, Özel Psikiyatri Klinikleri Konya

Konya Özel Psikiyatrist ve Konya Özel Psikoterapist Uzm. Dr. Aslı Seda Kıraç’ın Meram Yeniyol’da bulunan Özel Psikiyatri Kliniğinden Depresyon Tedavisi, Bipolar Bozukluk tedavisi için randevu alabilirsiniz.

MAJOR DEPRESYON

Aynı zamanda majör depresif bozukluk olarak da adlandırılan Depresyon; en az 2 hafta veya daha uzun süren, yoğun üzüntü ve ilgi kaybı ile birlikte olan, uyku sorunları, iştah sorunları, hareketlerde yavaşlama, enerji azlığı, odaklanma güçlüğü gibi belirtilerle birlikte tanımlanan psikiyatrik bir tanıdır. Bununla birlikte, bu belirtiler klinik açıdan belirgin bir sıkıntı veya kişinin iş, sosyal, eğitim ve diğer işlevsellik alanlarında bozulmalara yol açmaya başladığında müdahale gereksinimi ortaya çıkarır.

Gündelik yaşamda herkes zaman zaman kendini moralsiz, üzgün, mutsuz hatta karamsar hissedebilir. Bununla birlikte, klinik olarak anlamlı depresyonu olan bir kişi, süreklilik gösteren üzüntülü, çökkün bir ruh hali veya daha önce keyif aldıkları aktivitelere ilginin azalması ile birlikte günlük yaşamlarında işlevlerini yerine getirme becerilerini etkileyecek ölçüde sorun yaşar.

Gündelik olaylar mutlaka insanların ruh halini olumsuz etkilemektedir, ancak depresyondan farkı, kişinin bu durumu çözümsüz ve kendisini de yetersiz hissetmemesidir. Gündelik olaylar morali bozulan kişi olumlu gelişmeler ile kendisini yeniden iyi hissederken, depresyon hastalığındaki kişi olaylara bağlı olarak kendini daha iyi hissetmez. Bu nedenle tüm gündelik moral bozukluklarını veya gelip geçici umutsuzluk hallerini depresyon olarak kavramlaştırmak hatalı bir yaklaşım olmaktadır.

MAJOR Depresyonun sıklığı nedir?

Depresyonun yaşam boyu yaygınlığı güncel kaynaklarda %15-20 arası olarak verilmiştir. Yaşam boyu hastalanma riski erkeklerde %8-12 kadınlarda % 20-26 olarak verilmiştir, yani her on erkekten bir tanesi veya her dört veya beş kadından bir tanesi yaşamlarında en az bir kez depresyon hastalığına yakalanacaklardır. Depresyon dünyada en fazla yeti kaybı oluşturan hastalıklar sıralasında ilk 3’te bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ise yeti kaybı açısından sıklıkla birinci sıradadır.

MAJOR Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon belirtileri kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte depresyonda çökkün duygudurum ve ilgi/istek kaybı ile birlikte aşağıdaki belirtilerden 5 ya da daha fazlası bulunmalıdır.

  • Değersizlik, ümitsizlik, karamsarlık, geleceğe dair umutların azalması
  • Ani öfke patlamaları, tahammülsüzlük
  • Gündelik aktivitelere duyulan ilginin azalması
  • İştahta belirgin artış/azalış
  • Kiloda belirgin artış/azalış
  • Uyku miktarında artma/azalma
  • Belirgin öfke ve huzursuzluk
  • Enerji kaybı, tükenmişlik hissi
  • Kendinden nefret etme, değersiz hissetme, kendini suçlama
  • Dikkat dağınıklığı, unutkanlık, konsantrasyon sorunları
  • Baş, omuz, sırt, bel vb yaygın fiziksel ağrılar
  • Cinsel istekte azalma ya da diğer cinsel işlev bozuklukları
  • İntihar düşünceleri
  • Halüsinasyon ya da hezeyanlar

MAJOR Depresyon için risk etkenleri nelerdir?

  • Erken yaşta (12 yaş öncesi) ebeveyn kaybı
  • Alkol-Madde kullanımı veya bağımlılıkları
  • Kadın olmak
  • Düşük sosyoekonomik düzey
  • İlişki-evlilik sorunları
  • İşsizlik
  • Daha önce depresyon geçirmiş olma
  • Yakın zamanda önemli yaşam olayları, stres etkenleri
  • Mizaç yapısı
  • Ailede depresyon öyküsünün olması
  • Çocukluk döneminde cinsel veya fiziksel kötü davranılma öyküsü
  • Bazı ilaçlar
  • Tıbbi hastalıklar
  • Hormonal değişiklikler.

MAJOR Depresyon Nasıl Teşhis Edilir?

Depresyon tanısının konulması öncelikle kişinin şikayetlerini açıklayacak fiziksel bir rahatsızlığı olup olmadığının değerlendirilmesi ile başlar. Depresif şikayetlerle başvuran kişide eğer ek olarak bedensel bir yakınma da varsa ilk olarak bu alana ağırlık verilip gerekirse ilgili uzmana yönlendirme yapılır, sonrasında laboratuvar testleri gerekebilir. Bu laboratuar testlerinde depresyona yatkınlık oluşturan çeşitli kan değerleri bozulması olup olmadığı değerlendirilir (kansızlık, demir ve vitamin eksiklikleri, tiroid bezi işlevleri vb). Sonrasında psikiyatrik değerlendirme derinleştirilip depresif belirtilerle başvuran kişiye düşünceleri, duyguları ve davranış kalıpları hakkında sorular sorar. Bireyin bu soruları yanıtlamasına yardımcı olması için çeşitli anketler doldurması istenebilir.

MAJOR Depresyon ALT Türleri Nelerdir?

Depresyonun her bireyde farklı bir klinikle kendini gösterebilmektedir. Depresyonun daha uygun tedavi edilebilmesi için bu türlerin bilinmesi gereklidir. Bir çalışmada depresyonun yaklaşık 600’ü aşkın klinik çeşitlilik gösterebildiği bulunmuştur. Fakat biz genel olarak depresyonu klinik açıdan 8 başlık altında incelemekteyiz. Bunlar:
Kaygı ile birlikte depresyon: Olağandışı huzursuzluk ya da olası olaylar hakkında endişe ile birlikte depresyon.
Atipik depresyon: Bazı olaylardan geçici olarak mutlu olabilme, iştah artışı, aşırı uyku ihtiyacı, reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık ve vücutta ağırlık ve katılaşma hissi ile görülen depresyon.
Karışık depresyon: Yüksek benlik saygısı, ve çok fazla konuşma içeren depresyon ile eş zamanlı mani belirtilerinin olması.
Katatonik depresyon: Kontrol edilemeyen amaçsız hareketleri de içeren veya sabit ve katı duruşlarla görülen depresyon.
Melankolik depresyon: Genellikle keyif veren etkinliklere karşı bile tepkisiz kalma ile giden, derin bir çökkün duygudurum ve ilgi kaybı. Özellikle sabah erken uyanma ve sabahları kötüleşen ruh hali, halsizlik veya huzursuzluğun eşik ettiği depresyon.
Mevsimsel depresyon: Mevsim değişiklikleri (özellikle sonbahar ve kış mevsiminde artan) ve güneş ışığına daha az maruz kalma ile tetiklenen depresyon.
Doğum öncesi/sonrası depresyon: Hamilelik sırasında veya doğumdan sonraki hafta veya aylarda ortaya çıkan depresyon.
Psikotik özellikli depresyon: Depresif belirtilere ek olarak hezeyanlar ve/veya halüsinasyonların eşlik ettiği depresyon.

DEPRESYON TEDAVİSİ

Depresyonu olan çoğu insan için ilaçlar ve psikoterapi etkilidir. İlk aşamada psikiyatristiniz semptomları hafifletmek için çeşitli ilaçları reçete edebilir. Buna ek olarak hastalığın şiddetine göre tek başına veya ilaç tedavisine ek olarak psikoterapi tedaviye eklenebilir.
Daha şiddetli durumlarda ise tedaviye TMU (Transmanyetik Uyarım Tedavisi)
veya EKT( Elektrokonvulsif Tedavi) eklenebilir ve kişinin daha yakın takip ve tedavi amaçlı hastaneye yatması gerekebilir.

İlaç Tedavisi

Depresyon tedavisi sırasında kullanılacak ilaçlar, mutlaka psikiyatrist kontrolü ile belirlenmelidir. Bu ilaçlar arasında ilk olarak bir antidepresanlara yer verilir. Doktor depresif yakınmaları olan kişiyi muayene ettikten sonra kişiye ey uygun olabilecek antidepresanı, ilacın etkinliği ve yan etkisi hakkında bilgilendirme yaptıktan sonra hasta ile ortak belirler ve başlar. İlaç tedavileri bir psikiyatri doktorunun değerlendirmesi sonrasında başlandıktan sonra, tedavi sürecince yine bir psikiyatri doktoru tarafından düzenli aralıklarla takip edilmelidir. Yeterli doz ve sürede tedavi edilmeyen depresyon hastalarının belirtilerinde kronikleşme, depresyonun tekrar nüksetmesi, depresyon belirtilerinde şiddetlenme görülebilir. Depresyon tedavisi sırasında yaygın olarak kullanılan ilaç grupları şunlardır:
Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar): Doktorlar genellikle bir SSRI reçete ederek başlar. Bu ilaçlar yan etkiler açoısından daha güvenli ve etkinlik açısından ilk olarak yeterli görüldüğü için sıklıkla tercih edilir.
Serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI): SSRI’lara göre etkinlik açısından daha güçlü veya eşit, yan etkisi açısından da daha fazla veya eşit yan etkiye sahip olabilmektedirler.
Trisiklik antidepresanlar: Bu ilaçlar etkili fakat eski antidepresan türleridir, bu nedenle etkinlikten ziyade yan etki açısından kişileri tedavi uyumu konusunda zorlayabilir. Bu nedenle, önce bir SSRI kullanımına başvurulmadan genellikle trisiklik reçete edilmez.
Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI’ler): MAOI’lerin ciddi yan etkileri olabileceğinden tipik olarak diğer ilaçlarla etkinlik yakalanamadığında reçete edilebilirler. MAOI’lerin kullanımı, belirli peynir türleri, turşu ve şarap gibi gıdalarla tehlikeli etkileşimlere hatta ölüme sebebiyet vereceği için sıkı bir diyet gerektirir.
Diğer ilaçlar: Antidepresan etkileri arttırmak için antidepresanlara başka türde psikiyatrik ilaçlar da eklenebilir. İki antidepresanı birlikte kullanmak, mevcut antidepresan ilaca duygudurum düzenleyicileri veya antipsikotik ilaç eklemek özellikle tek başına antidepresanların yeterli olmadığı durumlarda uygulanabilmektedir.

Depresyona karşı etkili bir ilaç bulmadan önce kişinin birkaç ilacı tek tek veya kombinasyon olarak kullanması gerekebilir. Bu biraz sabır isteyen bir süreçtir, zira birçok ilacın etkinliği 10 gün içerisinde başlar ve düzenli kullanımla beraber etkinlik artışı 3. aya kadar devam eder.

Kalıtsal özellikler, antidepresanların bireyi nasıl etkilediğinde rol oynar. Bu nedenle kişinin ailesinden birisinin kendisindekine benzer psikiyatrik bir durumda kullanıp fayda gördüğü ilacın, kişinin kendisinde de fayda gösterme olasılığı yüksektir.

Depresyon tedavisi gören kişiler doktoruyla konuşmadan antidepresan tedavisini kesinlikle bırakmamalıdır. Tedaviyi aniden durdurmak veya birkaç dozu kaçırmak ilacın kan düzeyinin birden azalması ile beraber antidepresan çekilme belirtileri yaşamasına neden olabilir. Bu durum birçok kişide bağımlılık şüphesine neden olmakla birlikte çekilme belirtileri ilaç bir daha kullanılmazsa 7-10 gün içinde kendiliğinden geçer ve tekrarlamaz. Antidepresanların bağımlılık yapmadığı yapılan birçok çalışma tarafından kanıtlanmıştır. Dozun kademeli ve güvenli bir şekilde azaltılması için doktora başvurulmalıdır.
Bazı antidepresanlar hamile veya emziren kadınlarda doğmamış veya emzirilen çocuk için sağlık riski oluşturabilir. Hamile kalan veya hamile kalmayı planlayan depresif kişilerin tedavi başlanmadan veya tedaviye devam kararı almadan mutlaka bir psikiyatristten bilgilendirme almaları gereklidir.
Psikoterapi

Depresyon için; bilişsel davranışçı terapi (BDT), kişilerarası ilişkiler terapisi (KİPT), kabul kararlılık terapisi (ACT) gibi farklı birçok psikoterapi türü depresyonun ortaya çıkış ve kişinin terapiye uyum durumuna göre etkili olabilir.

Transmanyetik Uyarım Tedavisi (TMU)

TMU tedavisi, depresyon tedavisinde etkili olduğu kanıtlanmış bir tedavi yöntemidir. TMS 2009 yılında dirençli depresyon tedavisi için FDA tarafından onaylanmıştır. Bu tedavi yönteminde beynin depresyon ile ilgili bölgesine dışardan bir aparat yardımı ile manyetik dalgalar vermek sureti ile uyarım yapılır. Bu manyetik dalgalar beynin derin dokularına nüfuz ederek beyindeki elektriksel aktivite yaratma prensibiyle etkinlik sağlar.

Elektrokonvulsif Tedavi (EKT)

Elektrokonvülsif Tedavi (EKT) psikotik özellikli veya intihar girişimleri ile giden şiddetli depresyonlarda ilaç tedavisine ek olarak önerilen oldukça güvenli ve etkili bir tıbbi tedavidir. EKT tedavisine aynı zamanda “beyne elektrik uyarımı” “elektroşok tedavisi” veya “şok tedavisi” de denilmektedir. EKT 1938’den beri şiddetli depresyona ek olarak birçok psikiyatrik bozukluğun tedavisi için kullanılmaktadır. Geçmişten bu yana EKT tedavisi etkinliğini artırmak ve yan etkilerini azaltmak üzerine oldukça geliştirilmiştir. Daha önceleri anestezisiz uygulanan bu yöntem şimdilerde anestezi altında ve daha yakın tıbbi kontrollerle beraber yapılmaktadır.
Depresyonda ne zaman hastane yatışı gereklidir?
Depresyon büyük çoğunlukta kişilerin hastaneye yatırılmasını gerektirecek şiddette olmamakla birlikte, aşağıdaki özellikleri taşıyan hastaların yatması gerekebilir.
Ciddi intihar girişiminde bulunanlar
İntihar planları yapanlar
Kendine ve çevreye zarar verme eğilimi olanlar
Gıda reddi olanlar
Ayaktan tedaviyi sürdürme güçlükleri
Psikotik özellik gösterenler

DİĞER DEPRESİF BOZUKLUKLAR

B) Distimik (KRONİK DEPRESİF) Bozukluk

Distimi, en az 2 yıl boyunca süren hafif şiddetli ancak kronik bir depresyon türüdür. Distimik bozukluk bireyin yaşamını en fazla etkileyen depresyon türlerinden biridir, çoğunlukla kişi bu durumun bir hastalık olduğunu düşünmeyebilir, genellikle bir kişilik özelliği olarak kabul edip tedavi arayışına girmeyebilir. Distimik bozukluk yaşayan bireyler çevreleri tarafından hayattan zevk almayan, sürekli insanları eleştiren, durmadan şikayet eden bireyler olarak tanımlarlar ve bu durum dışardan da bir depresyon durumu olarak yorumlanmayabilir ve tedavi sürecinin uzamasına neden olabilir. Distimik bozuklukta kişiler hayatın boş ve anlamsızlığından yakınabilirler, hayata karşı ilgi ve zevk alamadıklarını söylerler.

C) Premenstrüel (ADET ÖNCESİ) Disforik Bozukluk

Premenstrüel sendrom (PMDS) depresif bozukluklar başlığı altında incelenenen, adet (mens) başlamasından yaklaşık 1 hafta öncesinde başlayıp adet görmeyle beraber 1-2 gün içinde gerileyen ve duygusal değişkenlik, sinirlilik, yorgunluk, çökkün duygudurum, huysuzluk, odaklanma sorunları, iştah artışı, şişkinlik, uyuşukluk, memelerde ağrı ve hassasiyet ile kendini gösteren klinik bir sendromdur.
Bu belirtiler adet öncesi dönemde bir çok kadın tarafından yaşanabilmekle birlikte, eğer kişinin iş,okul,aile ve sosyal işevselliğini bozacak düzeyde ise tedavi açısından
destek alınmasını gerektirir.